28 Mayıs 2009 Perşembe

Forum İstanbul 2009

"Yarının kurulması - Hedef 2023" sloganı ile yola çıkan Forum İstanbul toplantılarının 8.'si bugün itibariyle başladı. "Dünya Finansal ve Ekonomik Krizinden 2023 Türkiye'sine" konulu iki günlük paneller zincirinin ilk gününe katılma fırsatım oldu.
----------------------------------------
Forumun açılış konuşmasını yapan Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın konuşmasında 3 nokta önemliydi. 
1- 2023 yılında Türkiye dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında girecek.
2- Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda emin adımlarla ilerliyor. İlerlemede sorun yok ancak hızını tartışabiliriz.
3- İçinde bulunduğumuz kriz sona erdiğinde iki faktör Türkiye için büyük avantaj yaratacaktır: Birincisi dış borç. Krizin sona ereceği gün Türkiye en az borçlu ülke olacak ve bu da büyüme trendinde büyük avantaj sağlayacak. İkincisi kârlı bankalar. Bugün dünyada bankalar zarar ettiği için krizin sona ereceği gün büyümeyi ateşleyecek sağlam finansal kurumların eksikliği duyulacak. Ancak Türkiye için bu sözkonusu değil, kârlı bankalarımız kriz sonrasında büyümeyi körükleyecek.
----------------------------------------
Açılış konuşmalarından sonra yapılan paneldeki ilk konuşmacı Prof. Dani Rodrik oldu. Rodrik'in konuşması gayet bilgilendirici ve faydalı oldu.
- Kriz iki faktörün bir araya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bunlardan birisi likidite bolluğu diğeri ise denetim eksikliğidir. Aslında likidite bolluğu kötü birşey değil aksine arzulanan bir durumdur. Denetim eksikliği de netice itibariyle icradaki eksiklik kadar hayati değildir. Ancak her ikisi bir araya geldiğinde bu büyüklükte bir krize neden olabilecek kadar hayati olmuştur.
- Bu kriz nasıl atlatılır:
1- Finansal piyasalara ilişkin düzenlemelerin derinleştirilmesi ve örneğin hedge fonları da kapsaması gerekmektedir.
2- Aşırı dış ticaret fazlası veya aşırı değersiz para birimi (undervalued currency) gibi anomalilere çekidüzen verilmelidir.
3- Küresel yönetişim geliştirilmelidir. Dünyanın tecrübe ettiği bu krizde anlaşılmıştır ki ülkeler için kredide etkin ve uluslararası bir son merci, IMF'e rağmen, bulunmamaktadır. Bu kapsamda uluslararası etkin çalışan bir merci kurulmalıdır.
- Türkiye için krizin reçetesi dış borçlanmanın azaltılması ve iç tasarrufun arttırılmasıdır. Bu kapsamda içsel dönüşüme dayalı büyüme modeli geliştirilmelidir. Bunun başarılı örnekleri Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore'de yaşanmıştır. 
----------------------------------------
Paneldeki diğer bir konuşmacı Kemal Derviş'ti. Özellikle krizin sebepleri konusunda çarpıcı tespitleri oldu.
- Krizden önceki yıllarda otoritelerin çok azı sistemdeki denetim açığının farkında idi.  Bunun tek nedeni otoritelerin genellikle kamu kökenli piyasada çalışmamış olmalarıdır. [Bu konu aslında bir itiraf niteliğinde idi. Önceki bir yazımda piyasada çalışan profesyonellerin kamuya transferleri konusuna değinmiştim. Bunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk.]
- Risk modellemeleri matematisyenler tarafından yapıldı. Sosyal bilimci, iktisatçı olmak matematikçi olmaktan farklıdır, sağ duyu eksikliği bu krizin çıkmasında önemli faktörlerden birisidir.
- Tasarruf çok önemli, tasarruf olmazsa büyüme geçici olur. Bu anlamda bir yönüyle de alışkanlıkları değiştirmek gerekir. Hindistan tasarrufu arttırmayı başarmıştır.
----------------------------------------
Diğer panelist Ege Cansen'in çok güzel tespitleri vardı.
- Milli gelirin bir kısmı tasarrufa dönüşür. Tasarrufun bir kısmı da yatırıma dönüşür. Yatırım da milli serveti arttırır. Örneğin 100 birimlik milli gelirin 20'si tasarrufa dönüşse, bu 20'nin yarısı yatırıma dönüşse milli servet 10 birim artar. Ancak son yıllarda Türkiye'de milli servetin artış hızı o kadar yüksek oldu ki, böyle bir oran ne milli gelirin tasarrufa dönüşmesinde ne de tasarrufun yatırıma dönüşmesinde yaşandı. Milli servetin bu kadar artmasının sebebi varlık fiyatlarındaki artış oldu. Varlık fiyatlarındaki bu enflasyon çok tehlikeli ve geçicidir.
- Borsaya bakıyorum en fazla kazanan %21 kazanmış, ortalamaya bakıyorum ortalam %7 kazanmış. Bir hesap yapıyorum bir kişinin %21 kazanması ve ortalamanın %7 çıkması için 7 kişinin %5 kazanması gerekiyor. Yani kapitalist sistemde 1 kurnaza 7 aptal düşüyor. Sonra bu aptallardan birisi ben neden %2 kaybedeyim diyor ve daha da risk alıyor. Bu kurnazların sayısı ne zaman aptallara yaklaşırsa işte o zaman kriz çıkıyor. 
- Türkiye'nin kriz reçetesi büyümenin altında reel faiz ve sıfır cari açıktır. Reel faizin büyümenin üstüne çıkmaması ve cari açığın sıfır veya artı-eksi yüzde birlerde seyretmesi gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder